Zonguldak 1 Şubesi
536 | | | 09-12-2014
EKMEK KÖMÜR ADALET
Selim Dervişoğlu

Emeğin başkenti Zonguldak gittikçe bu özelliğini kaybetmekte, düşünen beyinler analitik yaklaşımla acaba nerde hata yaptık diye düşünmekte. Üretim, maliyet, kar zarar ve sürdürülebilirciklerini ayrıca tartışırız ancak bu gün bambaşka bir boyuttan inceleyeceğiz durumu, yani  kurumsal ve emekçilerini durumundan ziyade  muhafazakar/dindar/ İslami bakış açısı nedir neleri eksik yaptık neleri atladık, sorumluluklarımız neydi de yapmadık.

Bu durumun İslami literatürde emeğin kutsallığı [SA’Y]: Sözlükte kökü mastar olarak “çalışmak, koşmak” demektir. Çaba, gayret (sa’y), mesâi, iş, çalışma, (mesâ’î), bir adamı kendi emeği ile geçinir hale getirmek (is’â), koşuşmak, koşuşturmak (tesâî), Görüldüğü gibi koşturma, çalışma, iş, mesâi anlamına gelen sa’y kavramı Türkçede “alınteri, emek” dediğimiz şeyi çağrıştırır. Ayet “İnsanın emeğinden/alınterinden başkasını alma hakkı yoktur” ölümsüz ölçüsünü getiriyor. Ekmek” emeğin sembolüdür. “Emek” Kur’an’da yegane insani değerdir; “İnsan için emeğinden başkası yoktur.” (Necm; 39) der Kur’an. Emeğin hakkı Allah’ın hakkıdır. Yoksula vermek Allah’a vermektir. Emeği sömürmek Kur’an’a göre en büyük günah olup Allah’a şirk koşmak  gibidir.

Nasıl olurda emeğin  bu kadar  değer verildiği  bir din  emekçilere sahip çıkmamış olur. Neden emeğin başkentinde  Emek (sa’y), açlık (cu’i) ve yoksulluk kavramları Kur’an söyleminin atlanır. Çünkü Kur’an bunların sesi, soluğu ve çığlığı olarak doğmuşken bu sese Kurani bir karşılık  bulunamamıştır. Nasıl olurda Yıllar yılı Kozluda, karadonda, Gelikte, Üzülmezde  alın terinin kara kara aktığı terle kanın bir arada olduğu  feryatlar bu toprağın dindar insanlarının kulağına gitmemiştir.

Yerin yüzlerce metre altına helal rızık için inen mustazaf insanlar neden kendi sorunlarını sıkıntılarını, ocağında çıktıkları, helal lokma, besmele  kavramları sa’y  ile  tanınan dininde  değil de insanları organik  araç gören sosyalizm yada  popüler kültürün eyyamcı  kollarına bırakıldı. Yerin yüzlerce  metre altında acaba hangi ideoloji ve ya zevk ona sığınak olabilirdi. Rabbimizin  kulluğu  yalnız bana yapın, yardımı yalnız benden bekleyin derken, Kula kulluğu reddetmeyi isteyen insanın özgürlük ve özgünlük alanını  neden   acaba yeryüzü Müslümanların mustazaf insanlara  emeğin ve adaletin islamın kutsalları olduğu düşüncelerini aktarmayışının sorumluluğunu nasıl karşılayacaklar. Toplumsal değer olarak ekmek emek mücadele alın teri demektir. Sa’ay  sa insanın  en büyük  değeridir. Rabbimiz Sa’ayı dolayısı ile insana değer vermektedir. Rezzak olan Rabbimiz Sa’ay larımız nedeni  ile  rızıklarımızı  değerli kılmaktadır. Onun içinde “İnsanın emeğinden/alınterinden başkasını alma hakkı yoktur” ölümsüz ölçüsünü getiriyor.

Ekmek” emeğin sembolüdür. “Emek” Kur’an’da yegane insani değerdir; “İnsan için emeğinden başkası yoktur.” (Necm; 39) Bu durum sadece ocaklarla ilgili değil ülkenin bütün emek ekmek özgürlük kavgalarının çözümü, çaresi, ilacı olması gereken yerde sunulmadığından söz de özgürlük talepleri  ideolojik saplantılara ve insanı fitri olmayan çakma  ideolojilere kurban edilmiştir. Oysa Ekmek, emek, adalet, hak, vahyin temel öncelikleridir. Zira  Allah insanı yeryüzünde Halife/kalfa/İnşa görevi ile yaratmış yani yeryüzünde adaleti sağlamak mü minin birincil görevi dir. Bir toplum da adalet eşitlik yoksa Allahın rahmeti bereketi de yoktur demektir “Bir ülke düşünün; halkı güven ve huzur içinde yaşıyor. Bolluk ve refah içinde yüzüyorlar. Derken Allah’ın nimetlerini inkar ediyorlar. Yaptıklarına karşılık Allah da onları açlık ve korkuyla tanıştırıyor.” (Nahl; 16/112). Yeryüzün de yoksula yetime sahip çıkmamakta onları zelil edenler kadar sorumluluk yüklemektedir. Belaları gökten beklememek gerek yaşadığınız toplumun adaletsiz, işsiz, aşsız, huzursuzsa siz zaten belayı yaşıyorsunuz demektir.

Allah gücü sermayeyi belli ellerde toplanması nı değil eşit paylaşımını ister, Zekat, infak, sadaka gibi malın ve sermayenin dolaşımı eşitliğini ister. Zira gücü biriktirmek insanı azgınlaştırır. Zira Rabbimiz  yeryüzünde sahiplik için değil şahitlik için göndermiştir insanı ve  yeryüzünün varısı kılarken temel argüman olarak  eşitlik adalet, hakça paylaşım üzerinden yapmaktadır.

Temelde  karaelmasın mazlum emekçileri yerin yüzlerce metre altında Yalnız Rablerinden  yardım alabilecekken başka kime ve neye güvene bilirler. Yeryüzünün emek, sermaye, sömürü çarkları adaletsizlikler Kuranın birinci öncelikli sorunudur. Bunun binici derede ki sorumlullarıda  vahyin muhutaplarıdır. Yeryüzünde bunca haksızlık bunca sorumluları birinci dereceden Vahyin şahitleridir. A raf 29  De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz.

Tüm Yazılar
1 GELECEĞİN EĞİTİM SÜREÇLERİ
2 Sanayi Sonrası Toplum
3 Anlam Dili Kurmak
4 MODERN / EĞİTİMİN / AÇMAZLARI?
5 DİN EĞİTİMİN TEMEL PARADİGMALIRI?
6 İSLAMA FOBİ NE DİR ?
7 BOZUK DİN ALGISI
8 DİNDAR NESİL YETİŞTİRMEK
9 EKMEK KÖMÜR ADALET
10 BİR VEDA NIN ANATOMİSİ?