Bu ülkede dindar nesilden bahsedildiğinde yerlerinden oynuyor Kıyametler kopuyor adeta, bu gün hala sarsıntıları hala devam etmekte, Osmanlıca tartışmaları ve Din dersi gibi tartışmalar artçı sarsıntılar olarak devam ediyor.

Konu sanırım anlaşılmadı, anlaşılamıyor. Oysa Avrupa da OKULLARIN büyük kısmı Kiliselere bağlıdır, Avrupa da  Hıristiyan Demokratların çabaları belli iken, Amerikan Neo Con  lar toplumlarını  dindarlaştırmak   için yapmadıkları yokken. İsrail’i saymaya bile gerek duymuyorum. Bütün toplumların geneli toplumsal geleceğin her açıdan verimli olması için dindar toplum üretme çabasındadırlar.

Yönetime talip olanlar halka seçim yaklaşırken bir takım projelerinden bahsederler. Halk bu projeleri desteklerse oy verir iktidar yapar, beğenmezlerse oy vermezler, indirirler iktidardan olay bu kadar basittir.

Ancak şu bir gerçektir ki muktedir iktidarlar sadece bu günü değil, ülkenin kısa, orta, uzun vadeli planlarını, projelerini yapmak ve buna ilişkin tedbirler almak zorundadırlar. (Demoğrafik) ülkenin nüfus yapısı, toplumsal, ekonomik durum ve stratejik diğer planlamaları göz önüne alınarak bir takım yapılanmalara gitmek durumundadırlar. Bu bir zorunluluktur. Bu gün eleştiri bombardımanı yapanların geleceğe ilişkin düşüncelerini  bir dinlemek gerekir. Konuyla ilgili alternatif çözümleri var mıdır? Peki, bu durum nereden çıkmış olabilir. BU DURUM ÜLKENİN GELECEĞİ VE RİSK ANALİZLERİ SONUCU  ortaya çıkmış bir durum olabilir mi? biraz zihin jimnastiği yapalım.

Jeo stratejik olarak Ortadoğu da, enerji yolu üzerinde ve medeniyetler çatışmasının merkezinde olan ülkemizin uzun vadede başı  çok fena ağrıyacağa benziyor. En azından benim öngörüm, Uluslar arası güç arayışları ,Gaz anlaşmazlığı (Avrupa-Rusya), Ne Conların Türkiye den Ortadoğu için ümidini kesmiş olması, İsrailin uzun vadeli tehdit algısı, Ortadoğu da Arap baharının geriye evriltme çalışmalarının düğümlendiği nokta Türkiye, Aşağıdan da başlasanız, yukarıdan da başlasanız gelip  düğüm Türkiye üzerinde bağlanmakta, Uluslar arası güç ve Sermaye dengesinin atlaması gereken hendek Türkiye!!

Bu bağlamda kavşakta, yol ayrımında, risk alanında GEÇİŞ ÜLKESİ olarak; Türkiye ya uluslararası despotik güçlere teslim olacak, Orta doğuya ve mazlum halkalara rehberliği bırakarak, onurunu ve ülkesinin geleceğini görmezden gelecek, kölelik sistemine boyun eğecek, tek kutuplu sermaye egemenliğine  evet diyecek! Yada bedeller ödese de onurlu ve izzetli duruşunu koruyarak planlara, projelere iç ve dış kumpaslara  karşı proje, plan üretecek hem de 2.,3.,4. dereceden türevlerini hesap ederek zira işin içinde, hem enerji, hem sınırların değişimi, hem halkların teslim alınması gibi çok boyutlu bir mücadele süreci vardır. ŞÜPHESİZ BU DURUMU OTURUP İNCE İNCE hesaplamak, planlamak, projelendirmek gerekecektir. Ayrıca süreci yönetecek analitik akıl gerekecektir.

Ülkenin bu uzun, meşakkatli, riskli yolunu başından itibaren, Sosyo-ekonomik, stratejik, jeopolitik olarak planlamak gerekecektir.

Bu uzun ve meşakkatli yolu nasıl geçeceğiz, Ülke gençliği üzerinde planlar projeler yapılırken gençlerimizi  Fast Food  beslenen, Cep telefonu ve bilgisayardan oyun ve mesajdan başka yararlanamayan, Ülkenin başbakanının adını bile bilmeyen, apolitik bir nesil haline getirilmek istenirken. Ulus ve Uluslararası bilinç stratejilerden bihaber  nesille bu yol nasıl alınacaktır. Ayrıca tüketim kültürünün işgaline uğramış, Hedoniztleştirilen bir nesille bu ateş çemberinden geçmek nasıl olacaktır. Bu gibi durumlar gelecek tasavvuru olan ülkelerin derin bir problemidir. Ayrıca bizim gibi ateş çemberinden geçmesi beklenen ülkelerin olmazsa olmaz çözülmezse, olmaz bir problemidir.

Başka bir zor sorunda  Ortadoğu da yanan ateşin ülkemize sıçraması ve bundan yararlanmak isteyen  Uluslararası güçler ve yerli işbirlikçilerin yardımı ile Çözüm sürecini de baltalayacak şekilde  plan ve proje üretmeleridir. Orta doğudaki kargaşa ve kaosu ülkemize taşımak, ve orada ki Neo- selefi akımı ülkemizde diriltme çalışmaları uluslar arası güçlerce planlanması kaçınılmazdır.

Tüm bu can yakıcı sorunlar bu ülkenin geleceği ile ilgili bir takım hazırlıklar, planları zorunlu kılmaktadır. Bu durum başka açmazları da beraberinden getirmektedir. Bırakacağınız boşluğu biriler korsan şekilde dolduracaktır. Hem  merdiven altı imalat ile görünürde dindar bir nesile benzer ama biraz deştiğinde veya fırsatı ellerine geçirdiklerinde bellemiş oldukları dinin kime nasıl Hizmet ?? ettiğini görmek geç  ve güç olacaktır.

O zaman  alacağınız ekonomik, sosyal stratejik önlemlerin yanında insan faktörünü de  atlamamak gerek  yoksa uzun ve meşakkatli yolda bir avantaj değil bir dezavantaj, hem de müthiş bir dezavantaj olarak ortaya çıkacak ve yüzyıllık yürüyüşün önünü kesecektir.

Peki nasıl bir nesil yetişecek, klasik anlamda şekilci, şabloncu ve taklitçi aklını kullanamayan  ağabeylerine, efendilerine kul köle olan değil, soran soruşturan aklını zekasını kullanan bireyler olmadır

Kuranın öngördüğü  düşünen akleden, soran soruşturan, üreten, gerektiğinde rekabet eden, en önemlisi gücünü rahmani bilgiden alan ülkesine toplumuna yararı bilinç olarak kavrayan, Ulus ve uluslararası plan ve projeleri bilen ve insanlığın geleceğini kendi geleceği olarak bilen, Kendini evrensel devinimin bir parçası olarak kabul eden, Ekosistemin işleyişini evrensel bir (sbh) Tesbih olarak kabul eden toplumu için yararlı işler yapmayı Salih amel kabul eden, Bireysel çıkarlarını değil, toplumsal yararı  inancının parçası olarak kabul eden bir nesil, varlığını insanlığın varlına adamış bir nesil, Yeryüzünde adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün olmasını hayat felsefesi olarak kabul eden bir nesil, Yetimin, yoksulun, yolda kalmışın ihtiyacının giderilmesini ibadetinin parçası olarak  kabul etmiş bir nesil, Yeryüzünde tek bir zulmün olmaması, yoksulun, yetimin olmaması, adaletin yeryüzüne hakim olmasını isteyen bir nesile kim hayır diyebilir ki ?