Yazı
Yazar : Selim Dervişoğlu
187 Görüntülenme
Allah aşkına vurma Musa annesini emiyor!?
Selim Dervişoğlu

Ey Rabbimiz bıraksalardı ona seni öğretecektim, bıraksalardı eteklerimize değil sana tutunmayı öğretecektim. Bıraksalardı sütüm sana helal olsun diyecektim. Benimki Musa, Onunki Zekeriya, şu kundağında acı emen Muhammet. Kucaklarımızda ölü serçelerle sana geldik. Biz onları Dünya’ya değil Gazze’ye getirmişiz.

Dünya’ya gelenler büyüdü Ey Rabbimz Gazzeye gelen Musa’ları vurup kucaklarımıza attılar. Bize senin adını anacağımız evlat bırakmadılar. Bize Firavunların yağdırdığı bombalardan kaçıp “Korkma Musa bu son geçecek” diyerek sarılacağımız evlat kokusu bırakmadılar. Kokumuzu, cennetimizi aldılar Ey Rabbimiz . Bize, dudaklarımızdaki feryadı ayaklarındaki çamuru öperek teselli edeceğimiz Ahmet bırakmadılar, İsmail bırakmadılar Musa bırakmadılar!

Onları son secdeye varır gibi ve o secdede ağlar gibi yavaş yavaş emziriyoruz,.. Onlar ki bizi hiç üzmediler, büyümeyen yavru bizi niye üzsün. Bize akşam ezanı okunmadan kapılardan çağıracağımız evlat bırakmadılar! Bize elbiseler dikip bayram sabahı müjdeleyecek evlatlar bırakmadılar. Bize babasıyla bayram namazına giderken elimizi öpecek ceylan bırakmadılar. 

Ey Rabbimiz artık sana yetimlerin mahzunluğunu elinde toplayıp secde secde ağlamak kaldı bize Ey peygamber Sen ki öksüzün başını cennet cennet okşayansın. Biz bu serçeleri nereye uçuralım. Nereye uçsunlar ki sırtlarında taşıyacakları ölüm fazla gelmesin. Nereye uçsunlar ki anne diyebilecek kadar büyüsünler nereye uçsunlar ki elbiselerini giyip aynaya bakabilecek kadar uzasın boyları. Nereye uçsunlar ki saçlarını zafer ilahileriyle biz tarayalım Firavunlar taramadan önce. Nereye uçsunlar ki döneceklerinden umudumuz olsun. Nereye uçsunlar ki kucaklarımız onların musallası olmasın. Biz bu gözyaşlarını nereye dökelim Ya Rabbi . Sen olmalıydın ki senin kucağın Kızıldeniz. Bırakırdık Musa’mızı senin kucağına. Senin merhametin anne sütü gibi dağılırdı dudaklarında. Bize Halime Annemiz gibi teslim edeceğimiz bir Anne de bırakmadılar. Ya raab evladının kulağına Muhammet Muhammet Muhammet diye seslenen anneleri de vurdular. 

Ya Raab ! Burada feryatlarımıza tırnaklarımızı geçirip yırta yırta evlat diye haykırıyoruz. 

Babalarsa gizli gizli ağlıyor. Burada gömleği evladının kanıyla sokak sokak diğer yavrusunu arayan yiğide baba derler. Burada Vurmayın Allah aşkına Musa annesini emiyor diyen yiğide baba derler.

Burada dört evladının dağılmış başını bir kucakta toplayan yiğide çaresize baba derler. Burada salaya karışan içli hıçkırığa baba sesi derler. Burada evladı yaşıyor mu diye değil kolları yerinde mi diyerek Allah’a sığınan yiğide baba derler. Ve burada cenaze namazı kılmaktan alnı eskimiş, intikam orucu tutmaktan iftar edememiş yiğide baba derler ki babaları da vurdular. Ciğerlerine evlat kokusu çekip Cennetim diye sarılamayan yiğide baba derler … 

Onlar Yakup gibiler ki bütün kuyulara ağlayarak seslenen Yakup gibi.. Ya Raab Yusuf’larımızı kurtaracak Kervanları da vurdular. 
Ey İsrail. Ey bizi analığımızdan vuran yiğitleri baba diye çağrılmaktan mahrum bırakan şerefsiz cesetler.

Ey namludaki kurşun kadar sayılı cesarete sahip kurşunu bittiğinde zavallı bir it gibi titreyerek ağaç arkalarına tüneyen sefiller. Yavrularımızın ölüleri üzerinde ceset tartan kan tüccarları. Ağıtlarımız üzerinde tepinen cehennem odunları. Allah daha son noktayı koymadı. O gün geldiğinde kucaklarımızdan evlatlarımızı toplayıp kurşundan geçirdiğiniz gibi biz de sizi azabın ipine dizilişini seyredeceğiz. Bir bebeği sütten keser gibi nefesinizin kesilişini izleyeceğiz. Siz ağıt sıcağı nedir bilmezsiniz. Nerden bileceksiniz kan sıcağından başka sıcak bilmeyen ne bilsin. Sen kurşun sıkarsın o baba yumruğunu sıkar. Fakat bilmezsin ki sıkılmış bir baba yumruğu sizin bombalarınızdan büyük. Sen yağdırdın lakin Allah’ın yağdıracağı senin zafer sandığını başına gömer. Sen işaret fişeklerinle ocaklarımızı aydınlattın sonra vurdun dağıttın lakin Allah’ın işareti yakındır her dua bir fişek ağzında feryat salyasıyla kudura kudura o günü bekleyeceksin. 

Ey Allahım .. Ey Musa’larımızın Kızıldenizi. Acımızdan sütümüz siyah saçımız ak lakin sana seslenmek tesellimiz. Musa, Ahmet, İsmail, Ayşe, Zeynep senin merhametine emanet. Onlara iyi bak. Biz sütümüzü acımız gibi saklayacağız bizi avutacak bir cennet buluruz elbet..

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen